Türk-Alman Konferansı’nın sonuç bildirgesi yayımlandı
Akdeniz Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen Türk-Alman Konferansı'nın sonuç bildirgesi yayımlandı.
Akdeniz Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen Türk-Alman Konferansı'nın sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildiride göç politikaları üzerinde Türk ve Alman kurumlarının iş birliğinin önemi vurgulandı.
Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Friedrich Ebert Vakfı İstanbul Temsilciliği'nin 11-12 Kasım 2021 tarihlerinde ortaklaşa düzenlediği Türk-Alman Konferansı önemli sonuçlarla tamamlandı. Türkiye'den ve Almanya'dan uzmanlar, sosyal ve sağlık alanı uygulayıcıları ve akademisyenler tarafından iki ülke arasında 60 yıl önce başlayan göçün sonuçlarının ve çözüm önerilerinin tartışıldığı konferansın sonuç bildirgesi yayımlandı. Bildiride, göç politikaları üzerinde Türk ve Alman kurumlarının iş birliği vurgulandı.
"Göç politikaları giderek uluslararasılaşıyor"
Konferansta Türk-Alman uzmanları tarafından tartışılan 60 yıllık göç hikâyesi üzerinden çıkarılan sonuçlara göre bildiride; "Göç politikalarının giderek uluslararasılaşması, bu alanda önemli bir rekabetin de olduğunu gösteriyor. Her biri birer göç ülkesi olma yolundaki gelişmiş ülkeler, göçmen işgücü piyasasından ısrarla pay alma çabasında. Bu ihtiyaç onları Almanya örneğinde olduğu gibi göç politikalarını ve uygulamaları uluslararası standartlarla uyumlaştırmaya zorluyor. Almanya geçtiğimiz yıl 400 bin nitelikli göçmen çalışana ihtiyaç duyarken, sadece 65 bin civarında göçmen işgücü alabilmiş. Bu sayı ihtiyacın yüzde 20'sini bile karşılamıyor, üstelik ülkeye girişi kolaylaştırmaya yönelik tüm tedbirlere rağmen. Diğer birçok Avrupa Birliği ülkelerinde de devam eden bu ihtiyaca bakarak, gelecekte göç politikalarının daha insancıl bir boyut alacağı ve bu ülkelerde bulunan yurttaşlık haklarının büyük ölçüde göçmen kökenlilere de kullandırılacağı tahmin ediliyor" ifadelerine yer verildi.
"Çok dilliliğin desteklenmesi bekleniyor"
Bildiriye göre konferansa katılan uzmanlar tarafından, gelecekte göçmenlere tanınan hakların iyileşmesi, onların beraberinde getirdikleri dil, din ve kültürel farklılıkların önemli birer değer, hatta doğal sermaye olduğu görüşünün güçleneceği öngörülüyor. Özellikle göçmen çocuklarının eğitimi alanında yeni uygulamaların zemin kazanması beklenirken örneğin anadil ediniminin ve bununla birlikte eğitimde çok dilliliğin desteklenmesi, Almanya'da kurulma aşamasında bulunan yeni federal hükümetin de göç ve uyum politikalarında yerini alması bekleniyor.
"Türk ve Alman kurumlarının iş birliği vurgulandı"
Türkiye'de Suriyeli göçmenlerin de 10. yılında sorunların ele alındığı konferansta tartışılan çözümler konusunda özellikle Türk ve Alman kurumlarının iş birliği vurgulanan ana başlıklar arasında yer aldı. Bu kapsamda Türk-Alman kreşlerinde iki dilli ve çift diplomalı lisans programı mezunu öğretmenlerin yetiştirilebilmesi için Türk ve Alman üniversitelerinin işbirliği yapmaları gerektiği, aynı şekilde Türk Dili ve Kültürü, Din dersi ve kültürlerarası sağlık ve sosyal hizmetlerin geliştirilmesi konusu da ikili ortak yükseköğretim programlarını zorunlu kıldığı belirtildi.
"Sivil topluma önemli görev düşüyor"
Kamuya düşen görev yükseköğrenim alanının yanında ayrımcılığın önlenmesine yönelik yeni kurumların oluşturulması ve yapılacak düzenlemelerin devlet eliyle yürütülmesi de konferansta vurgulanan konular arasında bulunurken Türk ve Alman uzmanlar, göçmenlerin uyumu ve toplum tarafından kabul görmesi konusunda sivil topluma önemli görev düştüğü özellikle göçmenlere hizmet verecek uzman kuruluşların sivil toplum sektöründe oluşturulmasının daha etkili olacağı konusunda görüş birliğine vardı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.