Sokak Hayvanları 

Eyüp Koçak
 Son zamanlarda sokak hayvanlarının durumu, Türkiye gündemini uzunca meşgul ediyor.  Sokaklarda yaşayan kedi ve köpeklerin varlığı toplumu ikiye bölmüş durumda... 
 
Bir taraf sokak hayvanlarının uyutulmasını isterken, diğer taraf istemiyor.  
 
Sokak hayvanlarının kontrol altına alınması, sokak hayvanlarının insan sağlığına zarar vermemesi lazım. Aslında bu işte temel ölçü bu!  Toplum olarak zıt görüşleri bir tarafa bırakmalı, sorunun çözümünü gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmemiz lazım. Elbette sokakta varlığını sürdüren her hayvan bir can, bir ruh taşıyor.  Farkında olmasak da onların da bizler gibi duyguları, kendilerine ait dünyaları, düşünceleri, üzüntüleri, öfkeleri ve sevinçleri var.  Hem sokak hayvanlarını koruyacak hem de toplumun bu alanda yaşadığı bunalımı dindirecek örnek çalışmalara göz atmak gerekiyor.   İktidar ve muhalefet cephesinden bu konuya bakarak, kısır ve sığ tartışmalarla soruna çözüm bulamayız. 
 
 Avrupa’nın en gelişmiş ülkelerinde böyle bir sorun yok. En ıssız, en izbe sokaklarda bile başıboş gezen kedi veya köpek bulamazsınız.  Var olan bütün evcil hayvanlar, devlet tarafından kontrol ediliyor. Evcil hayvan besleyen vatandaşlar kafalarına göre bu hayvanı sokaklara terk edemez. Besledikleri hayvanı sokağa bırakanlara yönelik çok ağır cezalar var. Hele bu hayvan sokakta bir insana zarar vermişse cezalar daha da ağırlaşıyor.  Bu nedenle Avrupa’da her bir vatandaş, bu konuda son derece duyarlı ve bilgili. 
 
Türkiye’de ise bu durum tam tersi. Maalesef sokak hayvanları, özellikle çocuk ve yaşlılar için çok ciddi bir tehdit haline geldi. Çete gibi sokakları istila eden, insanlara saldıran sokak hayvanlarına kayıtsız kalınamaz. Koskoca soruna duyarsız kalıp, çözüm üretmeyip, bir de hayvan güzellemesi yapmak ne akla ne vicdana ne de mantığa sığar. Bu durumun anlamak için bir sokak köpeğinin saldırısına uğramanız mı gerekiyor? 
 
Sokak köpekleri tarafından ısırılan, öldürülen çocuk ve yaşlıların videolarını izliyor ve bu konuda vicdanınız sızlamıyorsa aynı akıbete uğramanız için beddua mı etmemiz gerekiyor? Ne olacak yani ne yapmamız lazım? Sokak hayvanlarını hem kaderine terk edip hem de daha fazla can yakmalarını mı istiyorsunuz? 
 
Peki Ne yapılmalı?
 
Benim bu konuda önerim şu: toplum için tehdit içermeyen tüm sokak hayvanları için, veteriner kontrolünde yaşam alanları oluşturulmalı.  Bu yaşam alanlarının giderleri tüm hayvansever derneklerinin omuzuna yüklenmeli. Vatandaşlardan da bu konuda destekler kabul edilmeli.  Her bir sokak hayvanı çöplerde yiyecek aramamalı. Kontrollü ve sağlıklı beslenmeli.  Belediyelerin kontrolünde oluşturulacak yaşam alanlarının ihtiyaçları, hayvanseverlerin desteği ile pek ala sürdürülebilir. Hayvansever dernekleri madem bu konuda çözüm istiyor, o zaman bu konuda ellerini taşın altına koysunlar. Toplum için çok ciddi tehdit içeren ve toplum sağlığını olumsuz etkileyenler, yine veteriner kontrolünde ya tedavi edilmeli ya da uyutulmalı. Böylece sokakta kol gezen binlerce hastalığa davetiye çıkaran soruna kalıcı bir çözüm üretmiş olursunuz.  Sokak hayvanlarının sayısının kontrol altına alınması amacıyla kısırlaştırma, aşılama ve sahiplendirme gibi  yöntemler tercih edilebilir ama bu da bir noktada yetersiz kalıyor.  Bu konuda belediyeler, sağlıklı kafa yapısına sahip, siyasetten uzak sivil toplum kuruluşları  inisiyatif almalı. Türkiye'de sokak hayvanlarının uyutulması konusu, hassas bir denge gerektiren bir alan. Yasal çerçeve ve  global uygulamalar ile  sokak hayvanlarının haklarını koruma altına alabilir ve toplum sağlığını koruyabiliriz. İnsancıl ve sürdürülebilir çözümler bulmak ve bu çözümleri yetkililere iletmek yerine konuyu çözümsüz bir yere taşımak  hem yanlış hem de hayvan haklarına aykırı.