Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Üzeri silah dolu bir İsrail askerinin karşısında, küçücük yumruğunu kaldırmak zorunda kalan kız çocukları, hepimizin kalbini paramparça ediyor. Çocukların sesi en çok kahkahalara yakışır kardeşlerim, çığlıklara ve feryatlara değil. Onların gülmesini, parklarda oynamasını sağlamak boynumuzun borcudur" dedi.???????
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Hepimiz Meryemiz Platformu tarafından Yenibosna'daki bir otelde düzenlenen "Kudüs'ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir" konferansına katıldı. Programda ayrıca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile Gençlik, Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Uluslararası Kudüs Eğitim ve Kültür Araştırma Derneği (UKEAD) Kurucusu, Türkiye Grubu Başkanı Ayşegül Bayıcı, Uluslararası Hepimiz Meryemiz Platformu Başkanı Hind Al Mutava, Kudüslü Murabıta Hatice Kuveys, Müslüman ülkelerden yabancı STK temsilcileri ve davetliler de hazır bulundu.
Burada bir konuşma yapan Emine Erdoğan, Kudüs'ün Müslümanlar için sembollerle yüklü kutsal bir mekan olduğunu belirterek, Mesci-i Aksa'nın ilk kıble olduğunu hatırlatarak Müslümanlar için inşa edilen ikinci mescit olduğunu söyledi.
Kudüs'ün ilahi tebliğe şahit olmuş bir peygamber şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, Filistin'in, Osmanlı Devleti hakimiyeti altında olduğu dönemde farklı din ve mezheplerin barış ikliminde yaşadıklarını ancak şimdi işgal altındaki bu devlette büyük insanlık kayıplarının merkezi haline geldiğini ifade etti. ???????
Gözyaşlarını tutamadı
Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Emine Erdoğan, "İnsanlık, çocuklara çevrilmiş namluların fotoğraf karelerini kendine nasıl açıklayabilir? Bazı çocukların, bir evden ya da doğumhaneden ziyade savaşta doğduğunun farkında mıyız? İnanıyorum ki çocukların şehit düştüğü bir dünyada, cehennem ateşini çok uzakta aramaya gerek yok. Bu çocuklar, başlarını kaldırdıklarında uçan balonları değil, gökten yağan bombaları görüyorlar. Üzeri silah dolu bir İsrail askerinin karşısında, küçücük yumruğunu kaldırmak zorunda kalan kız çocukları, hepimizin kalbini paramparça ediyor. Çocukların sesi en çok kahkahalara yakışır kardeşlerim, çığlıklara ve feryatlara değil. Onların gülmesini, parklarda oynamasını sağlamak boynumuzun borcudur" ifadelerini kullandı.
Bu sorunun çözümünün iki ayağı olduğunu söyleyen Erdoğan, bunlardan birinin uluslararası toplumun uyanışı, diğerinin ise Müslüman ümmetinin dirilişi olduğunu kaydetti.
Uluslararası toplumun sıkça dillendirdiği demokrasi, insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları gibi evrensel değerlerin tüm insanların ihtiyacı olduğuna işaret eden Erdoğan, ancak dünyanın yarısının bu değerlere susamış halde olduğunu aktardı.
"Uluslararası toplum olarak el ele verip, bunu başaramazsak, dünya barışı ilelebet bir temenni olarak kalacaktır"
Adalet, sevgi ve merhamet gibi değerlerin yalnızca belli toplumlar ya da zümreler için geçerli olmasının samimiyetsizlik olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Adalet sağlarken ya da merhamet gösterirken, insanları dinlerine, ırklarına, mensubiyetlerine göre ayıramayız. Eğer insan hakları, bazı coğrafyaları teğet geçiyorsa, o haklar aslında hiç var olmamıştır. Çocuk haklarından bahsediyorsak, önce Filistinli çocukların hakkını teslim edelim. Kadın haklarından bahsediyorsak, Filistinli kadınlar İsrail hapishanelerinin meçhul koridorlarında karanlıklara karışmasın. Ne zaman ki uluslararası toplum, mülkiyet hakları gasp edilen Filistinlilerin yanında durur, o zaman tüm bu değerlerin evrenselliğinden bahsedebiliriz. Ne zaman ki Filistinli çocuklar ve kadınlar, insan haklarının kapsayıcılığına dahil olur, o zaman vicdanın yeniden ayağa kalktığına inanabiliriz. Uluslararası toplum olarak el ele verip, bunu başaramazsak, dünya barışı ilelebet bir temenni olarak kalacaktır."
Filistin davasını düşünürken, "Kim bir kötülük görürse eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle hoş görmesin ki, bu imanın en zayıf derecesidir" hadisinin akıllardan çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Filistin'de her yaştan insanın cesaretin ve fedakarlığın en çarpıcı örneklerini sergilediklerini anlattı.
"Mescid-i Aksa tüm Müslümanların ortak mirasıdır"
Müslümanların aksiyon insanı olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bugün Filistin'de direnişin sembolü haline gelen her yaştan insan, cesaretin ve fedakarlığın en çarpıcı örneklerini sergiliyorlar. Zalimle zalimleşmeden, Müslümanca ve imanı hep taze tutarak mücadele etmeyi gösteriyorlar. Mescid-i Aksa tüm Müslümanların ortak mirasıdır. Filistin, biz Müslümanlar için de bir aynadır. Bir anlamda, mensubu olduğumuz bu yüce dinin bizden beklediklerini yerine getirip getiremediğimizin sağlamasıdır" diye konuştu.
Filistin'in ayrıca Müslümanların makro düzlemde sıkıştırıldığı kapanın bir yansıması olduğunu aktaran Erdoğan, İslamofobinin dünyada hızla yükseldiğine dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gizli bir salgın olarak zihinden zihne bulaşıyor, kalpleri kirletiyor. Müslümanlara her alanda yapılan saldırılar etrafımızdaki nefret çemberinin gittikçe daraldığına işaret ediyor. Tüm bunlar, artık birbirimize kenetlenmemizin vaktinin geldiğini söylemiyor mu? Bizim aramızda, harita üzerinde, suni sınırlar olabilir. Ama Müslüman ümmeti, sınırların üstünde bir kardeşliğin parçaları olmalıdır. Konuştuğumuz dillerin, pratik ettiğimiz kültürlerin birbirinden farklı olması bizi uzak kılmaz. Çünkü hepimiz kelime-i şehadetin çatısı altında birleşiyoruz. Bu şuuru hiç kaybetmeden, birbirimize yakınlaşmalı ve Kudüs'ün manevi sorumluluğu etrafında birleşmeliyiz."
Filistin'de uygulanan zulmün İslam coğrafyasının başka yerlerinde de devam ettiğinin altını çizen Emine Erdoğan, Suriye savaşının üzerinden 10 yıl geçtiğini, sayısız insanın göç yollarına düştüğünü, dünyanın birçok kapısının yüzlerine kapandığını söyledi.
Türkiye'nin 4 milyona yakın sığınmacıyı misafir ettiğini hatırlatan Erdoğan, Müslümanın Müslümana kardeş olduğu inancını hiçbir zaman terk etmediklerini aktardı.
Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kadınların, savaşın yakıp yıktığı hayatların ortasında, eş, anne, evlat ve kardeş gibi nice sıfatlarla verdiği mücadelenin sesi oldunuz. Vatan müdafaasında ortaya koydukları cesaretin ortağısınız. Kadınların dünyanın her yerinde dezavantajlı olduğu bir düzende, Filistin'de kadın olmanın zorluğunu gösterdiniz. Allah sizlerden razı olsun. Allah'tan, kardeşliğimizi arttırmasını niyaz ediyorum. Yan yana geldiğimizde yeryüzünün en güzel insanlık tablosunu oluşturacağımıza yürekten inanıyorum."
Bakan Yanık: "Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını savunmaya devam edeceğiz"
Programda bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "İsrail'in uyguladığı adaletsizlikler tüm dünyanın gözü önünde sahneleniyor. Buna dikkat çeken burada biz Kudüs dostlarını buluşturan, Hepimiz Meryemiz platformu bu anlamda çok kıymetli bir dayanışma örneği sergiliyor. Ben kendilerine bir kez daha çok teşekkür etmek istiyorum. Saygıdeğer hanımefendi, değerli katılımcılar; İsrail, 1967'den bu yana uluslararası hukuku hiçe sayarak yürüttüğü işgal politikası ve saldırılarla Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor. Filistin'i ve Filistinlileri destekleyen her oluşuma gönülden destek vermeye, ortak olmaya, içinde olmaya çalışıyoruz. Kudüs'te gece gündüz, yaz kış demeden, Mescid-i Aksa'yı bekleyen bu rabıt hanımlar gibi bizler de birer Meryem olmak üzere haksızlıklara itiraz etmeye devam ediyoruz haddimiz olmayarak. Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını tüm dünyaya taşımasına yardımcı olacağız her türlü platformda. Her türlü uluslararası platformda Filistin davasını, Filistin'in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceğiz. Alınan karar gereği uluslararası toplumdan nerede olurlarsa olsunlar Filistinli kadın mültecileri desteklemeleri ve haklarını hayatın her alanında korumalarını istedik. Toplantıda ayrıca sayın cumhurbaşkanımızın girişimleriyle kurulan İslam İş Birliği Teşkilatı Kadın Danışma Konseyi'nin sunumunu da gerçekleştirdik. Saygıdeğer konuklar, kadınları güçlenmesi bizim açımızdan hem insan haklarının bir gereği hem de İslam dünyası olarak gelecek meselemizdir. Bunun için Türkiye olarak İslam dünyasındaki kadın potansiyelini hayata geçirme gayretini bugüne kadar kararlılık gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu: "Kudüs'ü korumak her birimizin borcu"
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ise Kudüslü kadınların verdiği mücadeleye değinerek, "Aziz Filistin toprağı talan ediliyor. Yıldırma politikaların sonu gelmiyor. Bu zorluklara karşı ön cephede yiğit, cesur, cefakar Kudüslü kadınlar var. Rabbim bu mübarek şehri ilk kıblemizi savunan tüm kardeşlerimizden razı olsun. Kudüs hepimize aziz bir emanet. Dolayısıyla Kudüs'ü korumak her birimizin borcu. Kudüslü kardeşlerimiz her gün türlü türlü zorluklara ve haksızlıkla dolu muameleyle karşı karşıya kalıyorlar. Kudüslü kadınlardan öğrenecek çok şey var. Onların Kudüs'e olan sadakati bizler için önemli bir ilham kaynağı. Ben bu vesileyle tüm şehitleri rahmetle yad ediyorum. Rabbim bu bilinci ümmetin çocuklarından eksik etmesin" diye konuştu.
Muhabir Türk