KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerde Antakya'daki evinde yakalanan 6 çocuk ve 30'dan fazla torunu bulunan Zibet Özdemir (88), "Deprem olduğunda yatıyordum. Bir anda karyolada bir sağa bir sola gitmeye başladım. O kadar şiddetliydi ki beni karyolanın bir sağına bir soluna atıyordu. Düşseydim, zaten ölürdüm" dedi.
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler 11 ilde yıkıma neden oldu. 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, binlercesinin de yaralandığı deprem sonrası bölgeden, on binlerce kişi ya AFAD tarafından farklı kentlere gönderildi ya da depremzedeler kendi imkanlarıyla yakınlarının yanına yerleşti. Zibet Özdemir, Hatay'ın Antakya ilçesindeki evinde depremi yaşadı. Eşini 8 sene önce kaybeden, yaşı ilerlediği ve tek kalmaktan korktuğu için çocukları 1'er ay yanına gelerek bakan ve ihtiyaçlarını gideren Zibet Özdemir, Kahramanmaraş depremine, eşi engelli olan kızı Nigar'la birlikte kalırken yakalandı. 3'üncü katında oturdukları 5 katlı apartman depremde hasar gören Zibet Özdemir, yakınları tarafından kurtarıldı.
'BENİ KARYOLANIN BİR SAĞINA BİR SOLUNA ATIYORDU'
4'ü kız 6 çocuk, 30'dan fazla torun ile torununun çocuğu bulunan Zibet Özdemir, depremin ardından Manavgat'taki kızının yanına geldi. Yaklaşık 40 gündür Manavgat'ta kalan Zibet Özdemir, depremin çok şiddetli olduğunu anlattı. Zibet Özdemir, sarsıntının şiddetini şu sözlerle ifade etti:
"Deprem olduğunda yatıyordum. O kadar şiddetliydi ki beni karyolanın bir sağına bir soluna atıyordu. Düşmemek için tutunmaya çalışıyordum. Düşseydim, zaten ölürdüm. Bu sırada bir taraftan "Allah, Allah" diyordum, bir taraftan da yanımda kalan kızıma "Nigar, Nigar" diye seslendim. Onun eşi bacakları engelli, depremin şiddetiyle yatağından düşmüş. Bu sırada elektrikler de kesildi ve bazı şeylerin devrilmeye başladığını anlayınca yatağımdan güçlükle kalkıp, salona gittim."
'ÖLÜRSEM EVİMDE ÖLEYİM'
Kızının engelli eşini de salona getirdiğini ve salonda yerde oturduklarını söyleyen Zibet Özdemir, "Bu sırada aşağıdan torunumun eşine "Anneannemi almadan gelmeyin" diye bağırdığını duydum. Torunumun eşi ve 3-4 kişi daha gelip, damadımı bir battaniyeye sararak aşağı indirdi. Beni de almaya gelince, "Gitmek istemiyorum, ölürsem burada evimde öleyim" diye itiraz ettim ama beni dinlemediler. Elektrikler olmadığı için evde bulunan ışıldakla aşağı indik. Merdivenlerin üstü hep döküntü doluydu. Dökülen parçaları temizleye temizleye 3'üncü kattan indik. Beni bir otomobile bindirdiler ve köye yakınlarımın yanına götürdüler" dedi.
Depremin ardından evlerinin ağır hasarlı olduğunu, oğlunun AFAD tarafından Denizli'ye götürüldüğünü söyleyen Zibet Özdemir, "Kızlarımdan biri de Manavgat'ın Hatıplar Mahallesi'ne geldi. Ben de buradayım. Kiralık bir ev arıyorum ama yok, ev bulamıyorum" diye konuştu.
'BÜYÜK ZELZELEYİ BU GÖRECEK'
Bu depremin olacağını ilk defa 8- 10 yaşlarındayken duyduğunu anlatan Özdemir, "Bir gün büyüklerimiz bize ziyarete gelmişti. Kadınlar, "Bu Antakya 40 sene sonra batacak, 40 günün hükmünü vermeyecek" diye konuşuyordu. Halam, "Dünyanın sonu geldi, insanlar azdı" deyip beni göstererek, "Biz göremeyiz ama bu görecek. Büyük zelzeleyi bu görecek" dedi. Ben de ya 8 ya da 10 yaşlarındayım o zaman. Hem korkuyorum hem de halamı dinliyorum. İşte ondan sonra hakikaten zaman geldi halamın dediği çıktı. Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. O kadar şiddetliydi ki beni yatağın bir tarafından diğer tarafına attı. Onu hala beynimden atamadım. Başımı yastığa koyuyorum, sallanıyorum" diye konuştu.
'HAYAT Kİ ROMAN OLUR'
FOTOĞRAFLI
DHA